

Bu duruma göre, AVM, Bankalar, Ulaşım, Hastane, Eğitim Kurumu, Spor Tesisi, Site, Fabrika, Askerlik Şubesi, Kamu Lojmanları, Petrol Tesisi,Deniz Limanları, Sivil Hava Limanları ve benzeri her türlü alanda özel güvenlik hizmetleri verilmektedir.
halk tarafından olusturulmus “Lonca Sistemi” kamu düzeni açısından çok büyük bir öneme sahiptir. Öyle ki birçok durumda kadılar sadece lonca üyelerinin kendi aralarında çözdügü sorunları resmilestirmekten baska bir sey yapamıyorlardı. Lonca, İlber Ortaylı’ya göre devlet kapısından önce bazı sorunları çözmeye ve ceza vermeye yetkili olan esnaflar birligidir. Loncalarda itibarı en yüksek olanlar 17 “Kethüdalar” idi. Bunlar; bir kimsenin maiyetinde ve onun direktifiyle çalısan, sahsına itimat edildigi için teferruatlı islerin verildigi kimse olarak tanımlanır. Kadıya Subası yardımcı oluyordu. Hiyerarsik olarak subasından sonra çarsı pazar alanlarından sorumlu “Asesler” geliyordu. Asesler, dükkân sahiplerinin ödedigi cezaların onda birini hak olarak alabiliyorlardı. Ayrıca “kolektif sorumluluk” a dayalı bir denetim mekanizması söz konusuydu. Mahalleler kentlerdeki temel polislik birimleriydi ve imamlar düzenin saglanması için toplumun örgütlenmesinden sorumluydu. Suç isleyen kisi bulunamadıgında tüm mahalle ve imam bundan sorumlu tutulurdu. Yol güzergâhlarında önemli noktaların eskıya soygununa müsait geçitlerin korunması görevini üstlenen “Derbentçiler”, tüccar ve kervanların emniyetini saglamak amacıyla olusturulan “Kervansaraylar”, isyanlarda halkın kendisini savunmak için kurdugu bir örgüt olan “İl Erleri” ve Osmanlı Sehir hayatında vazgeçilmez bir unsur olan “Muhtesiplik” hep özel güvenlik hizmetleri içerisinde düsünülebilir. 1960’lı yıllarda “Atalar” Magazasının özel koruma görevlilerini çalıstıran ticarethane oldugu ayrık tutulacak olursa, özel güvenlik kavramı; Cumhuriyet Döneminde, 1970’li yıllarda yogunlasan terör olayları ile gündeme girmistir. Ülkemizde özel güvenlik sektörünün gelismesi için, özel sermayeye ait firmaların büyümesini ve bu sermaye guruplarının kendi özel firmalarını korumak için bu yönde baskı yapmalarını görmek gerekiyor. Batıdaki gelisiminden farklı olarak ülkemizde özel güvenlik kavramı, terör olayları ile birlikte kamuoyu gündemine tasınmıstır. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ile ülke yönetimine el koyan Milli Güvenlik Konseyi kararı sonucunda, 2495 Sayılı “Bazı Kurum ve Kurulusların Korunması ve Güvenliklerinin Saglanması Hakkında Kanun” 27.10.1981 tarih ve 17497 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanarak yürürlüge girmistir. O tarihte tek politika olusturucusu olan Milli Güvenlik Konseyi, özel güvenlikle ilgili politika sorununu, çevrenin bu konudaki görüslerini dikkate almaksızın, kendi belirledigi gündem çerçevesinde Amerikan mevzuatını esas alarak bir sekilde çözmüstür.
2495 sayılı Bazı Kurum ve Kurulusların Korunması ve Güvenliklerinin Saglanması Hakkında Kanun ilk yapısı ile kamu kurumlarının korunmasını amaçlamaktaydı. Kanunun amacı: “Milli ekonomiye veya Devletin savas gücüne önemli ölçüde katkısı bulunan, kısmen veya tamamen yıkılmaları, hasara ugratılmaları veya geçici bir zaman için dahi olsa çalısmadan alıkonulmaları, ülke güvenligi, ülke ekonomisi veya toplum hayatı bakımından olumsuz neticeler yaratacak, kamuya veya özel kisilere ait kurum ve kurulusların sabotaj, yangın, hırsızlık, soygun, yagma, yıkma
burada bulunanları zorla isten alıkoyma, saglıklarının ve vücut bütünlüklerinin tehdit ve tehlikelere karsı korunması ve güvenliklerinin saglanması, yurt dısına giris çıkıs yapılan yerlerde giris ve çıkısa yarayan belgelerin kontrolü ile giris çıkıs islemlerinin yapılması, aranan ve giris çıkısı yasaklananların resmi güvenlik görevlilerine tesliminin saglanmasıdır.” Seklinde verilerek aslında korunmak istenenin stratejik önemi haiz kamu ve bazı istisnai özel kurumlar oldugu belirtilmekteydi. 11.7.1992 tarih ve 21281 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüge giren 3832 sayılı kanun, 2495 sayılı kanunun 1, 2, 3, 6, 7, 11, 12 ve 13 üncü maddelerinde degisiklikler yapmıstır. Yapılan bu degisikliklerle korunma kapsamına daha sivil içerikli alanlar da sokuldu: “…milli egitim ve ögretim ve ekonomi ile Devletin savas gücüne önemli ölçüde katkısı bulunan baraj, enerji santralleri, rafineri, enerji nakil hatları, akaryakıt nakil, depolama, yükleme tesisleri ve benzeri yerlerde, sivil trafige açık Devlet eliyle isletilen hava meydanları ve limanlar, tarihi eserler, ören yerleri, sitler, açık ve kapalı müzeler, sanayi ve ticari ve turistik tesislerdir.” 1995 yılında ise stratejik önemi olmasa bile özel sektörü koruma mantıgı Kanun metnine İstanbul- Kapalıçarsı örnegi verilerek söyle eklendi: “stanbul ve diger sehirlerdeki Kapalıçarsı ve buna benzer ticari, turistik tesisler de bu Kanun hükümleri çerçevesinde özel güvenlik teskilatı kurulabilir.” Anılan kanunun özel güvenlik için getirdigi tanım aslında bu konuya ilgili dönemde hala nasıl özel sektörü ilgilendirmeyen bir bakıs açısı ile bakıldıgını gösterir. Kanundaki “Özel güvenlik teskilatı, baglı oldugu kurulusu bu Kanun hükümleri dairesinde korumak ve güvenligini saglamakla görevli ve yetkileri bu Kanunla sınırlı özel bir kolluk kuvvetidir.” seklindeki tanım günümüzde yaygın hale gelmis olan kisi ya da sirket korumasını içermemekteydi.
Güvenlik anlayısı insanla beraber var olan bir olgudur. Toplumsal hayata geçisle beraber, güvenlik önceleri ordu ile saglanmıs ve zamanla ordudan özerklesen veya yeni bir kuvvet olarak olusturulan polis güçleri ile temin edilmistir. Zamanla devletin asli görevlerinden olan, kamu güvenligini, düzenini saglamak, genel kolluk tarafından çesitli yetersizlikler sebebiyle eksik kalmıs ve özel güvenlik anlayısı gelismeye baslamıstır. Devleti güç kullanmaya yetkili tek erk olarak tanımlayan Klasik teorilerin, özel güvenlik kavramına, bilhassa güvenlikle ilgili kamusal yetkilerin bazılarının devrine sıcak bakmayacagı açıktır. Fransız devriminden sonra ortaya çıkan merkezin ulus devlet yapısının yetkilerini paylasma konusundaki cimriligine karsın, tarih sahnesinde daha önce var olmus devlet yapıları zaman içinde olusan zorunluluklar ile birlikte güvenlik ve adalet gibi en temel konularda bile yetkilerini yerel güçlerle paylasmak durumundaydı. 1215 yılında ingiliz kralı ve derebeyleri tarafından imzalanan ve bazı hükümleri hala geçerli olan Magna Carta, Anayasa tarihi açısından çok büyük bir önem arz etmekle birlikte, yerel güçlerin merkezi devlet tarafından tanınması açısından da önemlidir. Aslında özel güvenlik sektörünün ilk önce yine Anglo-Sakson kültürünün hâkim oldugu ülkelerde tekerrür etmesi de tesadüf sayılmamalıdır. Özel güvenlik ilk hukuki temelini, kisilerin nefsi müdafaa hakkından almaktadır. Her ne kadar bütün modern hukuk sistemleri ceza verme ve zor kullanma yetkisini bir tekel halinde devlete vermis olsalar da yine bu hukuk sistemleri her bireye saldırı karsısında canını, malını ve namusunu kendisi güç kullanarak önleme hakkını tanımıstır. Nefsi müdafaa hakkı her hukuk sisteminde bulunmakla birlikte ülkelerin ve toplumların yapılarına göre kimi farklılıklar göstermektedir. Mesela ingiltere’de silah tasıma yetkisi birçok resmi kolluk görevlisine bile tanınmazken; kisilerin can ve mallarını koruyabilmelerini mümkün kılabilmek için Amerika’da vatandasların silah satın alma hakkı Anayasa’nın ikinci kısmında güvence altına alınmıstır. Özel güvenlik kavramının öncüleri, ABD ve isveç’tir. Özel güvenlik; batıda sanayilesme ile birlikte ortaya çıkmıs olan bir kavramdır. Özel güvenliğin öncüleri olarak 1850’lerde isveç’te sanayi sirketlerine sel, kaza, yangın ve suçları önleme konularında egitim görmüs personel saglama alanında faaliyet gösteren Philip Sorenson 1850 yılında kurulan ilk özel güvenlik sirketinin sahibi Allan Pinkerton görülmektedir. Bu sirket 40.000 dolayında çalısanı ile halen dünyanın en güçlü özel güvenlik sirketi olarak da görülmektedir. Amerika’da ilk özel güvenlik sirketleri bankalara ve demiryolu sirketlerine hizmet sunuyorlardı ve bu hizmetin en önemli kısmını özel dedektiflik alanı olusturuyordu. Çok büyük ekonomik ve siyasi güce sahip demiryolu sirketleri yasama organından özel Demiryolu Polisi Kanunu geçirmekte zorlanmadılar, 1914 yılında görev mahallinde tam polis yetkileri ile donatılmıs 12 bin demiryolu polisi
